Esma'ül Hüsna Okumaları
Kur’an-ı Kerim şeriatı öğretir, Sünnet-i Seniyye şeriatı açıklar. Esma’ül Hüsna Allah’ı tarif eder. İnsanoğlu ise âlemde Esma’ül Hüsna’yı seyretmek için gönderilmiştir. Bu seyrin şahitliğinin tarif edildiği Esma’ül Hüsna Okumaları 2003 yılından beri devam etmektedir.
Bu dönem;
- Esma’ül Hüsnalar fiillerde, sıfatlarda ve şuunatta nasıl idrak edilir?
- Esma’ül Hüsnalarla korkularımızdan nasıl kurtulur, kendimizi nasıl emniyette hissederiz?
- Allah-u Tealanın bizi izzetle yarattığının farkında mıyız?
- Her nimet Hak’tan gelen bir selamdır. Bu selamın farkında mıyız?
gibi sorularla Esma’ül Hüsnaların tezekkür, tefekkür, tedebbür edildiği programımız Hocamız Büşra Taşcıoğulları’nın anlatımıyla gerçekleşmektedir.
12. Hafta | 07.01.2022
Hz. İbrahim ve Rezzak Esması
er-Rezzak; bedenlerin ve ruhların gıdasını veren demektir.
Rızık insanların zannettiği gibi sadece maddi rızık değildir. Allah’ın bir kula vereceği en büyük rızık imandır. Hz. İbrahim’in (a.s) hayatında rızkın kendisine bağışlandığı bir kulun hayatını göreceğiz.
Hz. İbrahim (a.s) Allah’ın halili, hanif dinin öncüsüdür.
Allah’a ortak koşmamakla rızıklandırılmıştır.
Şükürle rızıklandırılmıştır.
Allahu Teala Hz. İbrahim’e (a.s) peygamber olmadan rüştü vermiştir.
Hz. İbrahim (a.s) rüşt ile rızıklandırılmıştı. Rüşt; doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilme kabiliyetidir.
Soru sorabilmek ile rızıklandırılmıştır.
Halim ve sabırlı olmakla rızıklandırılmıştır.
Hz. İbrahim’in (a.s) her bir rızkının Kur’an-ı Kerim’de delili vardır.
Allahu Teala Mümtehine suresi 4. ayet-i kerimede, قَدْ كَانَتْ لَكُمْ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فٖٓي اِبْرٰهٖيمَ وَالَّذٖينَ مَعَهُ “İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır.” buyuruyor. Bu ayet bizlere peygamber hayatlarından kendimize çok güzel örnekler çıkaracağımızı gösterir. Ahzab suresi 21. ayet-i kerimede de şöyle, لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فٖي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَثٖيراً “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” buyrulur. Rasulullah’ın (s.a.v) sünnet-i seniyyesi de bizler için “ürvetül hasene” en güzel örneklerdir.
Tevhid en büyük nimet ve rızıktır. Rezzak kimse, rızık onundur. Mü’min sadece çalışmakla mükelleftir. Rızık Allah’ın Mü’mine lütfudur.
Bizim vazifemiz; rızkı Allah’tan istemek, O’na kulluk etmek ve O’na şükretmektir.
Allahu Teala Fatır suresi 3. ayet-i kerimede, يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْؕ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللّٰهِ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِؕ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَؗ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ “Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Allah’tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?” buyuruyor. Allah’ın bize verdiği nimetleri hatırlamalıyız.
Allahu Teala’nın Hud suresi 88. ayet-i kerimede bizlere haber verdiği Hz. Şuayb’ın (a.s) kavmine olan sözlerini unutmamalıyız ve bu ayet bizlerin mihenk taşlarından biri olmalı; قَالَ يَا قَوْمِ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كُنْتُ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبّٖي وَرَزَقَنٖي مِنْهُ رِزْقاً حَسَناًؕ وَمَٓا اُرٖيدُ اَنْ اُخَالِفَكُمْ اِلٰى مَٓا اَنْهٰيكُمْ عَنْهُؕ اِنْ اُرٖيدُ اِلَّا الْاِصْلَاحَ مَا اسْتَطَعْتُؕ وَمَا تَوْفٖيقٖٓي اِلَّا بِاللّٰهِؕ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَاِلَيْهِ اُنٖيبُ “Şu’ayb, şöyle dedi: Ey kavmim! Söyleyin bakayım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve katından bana güzel bir rızık vermişse!. Ben size yasakladığımı kendim yapmak istemiyorum. Ben sadece gücüm yettiğince (sizi) düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben sadece O’na tevekkül ettim ve sadece O’na yöneliyorum.”
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
11. Hafta | 31.12.2021
Vehhab
Vehhab, karşılıksız veren, hibe eden demektir. Kişinin Allah’ın kendine verdiklerini sadece Allah’ın rızasını elde etmek için vermesi Vehhab esmasını yansıtmasıdır.
Allahu Teala bize neleri hibe etmiştir?
لِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُؕ يَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ اِنَاثاً وَيَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ الذُّكُورَۙ
“Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir.” (Şura: 49)
وَقُلْ رَبِّ اَدْخِلْنٖي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَاَخْرِجْنٖي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ لٖي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَاناً نَصٖيراً
De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” (İsra: 80)
رَبِّ هَبْ لٖي حُكْماً وَاَلْحِقْنٖي بِالصَّالِحٖينَۙ
“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.” (Şu’ara: 83)
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ
(Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.” (Al-i İmran: 8)
Evlat, salih eş, salih evlat, ayrıcalıklı nimetler, hidayet üzere kalabilmek hidayet ve salihlerden olabilmek, sultan yardımcılar bunların hepsi birer nimettir.
Allah’ın verdiğini Allah yolunda harcamak Allah’ın en büyük hibesidir. Yani verme duygusunun kendisi hibedir.
Allah, verme duygusunun en büyük hibe olduğunu idrak edebilmeyi lütfeylesin.
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
10. Hafta | 24.12.2021
Bizi Bize Bırakmayan Kahhar
el-Kahhar; başkasını ilâhî iradenin dışında iş yapmaktan alıkoymak ve kendi iradesince hareket etmekten kişiyi men etmek. Kur’ân-ı Kerîm’in altı âyetinde Kahhâr; iki yerde Kâhir ismi Allah’a, bir âyette de kâhir sıfatı insanlara (A’raf – 127) izâfe edilmiştir. Allah’a nisbet edilen Kahhâr isimlerinin hepsi Vâhid isminden hemen sonra yer almıştır. (Fahreddin er-Râzî) Vahidü’l-Kahhar; kullara Tevhid’i hatırlatır. Her şeye galip gelen ve bütün düşmanlarını kahreden demektir.
Allahu Teala Ra’d Suresi 16. ayet-i kerimede şöyle buyuruyor, قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ قُلِ اللّٰهُؕ قُلْ اَفَاتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِهٖٓ اَوْلِيَٓاءَ لَا يَمْلِكُونَ لِاَنْفُسِهِمْ نَفْعاً وَلَا ضَراًّؕ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْاَعْمٰى وَالْبَصٖيرُۙ اَمْ هَلْ تَسْتَوِي الظُّلُمَاتُ وَالنُّورُۚ اَمْ جَعَلُوا لِلّٰهِ شُرَكَٓاءَ خَلَقُوا كَخَلْقِهٖ فَتَشَابَهَ الْخَلْقُ عَلَيْهِمْؕ قُلِ اللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ “De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” “Allah’tır” de. De ki: “O´nu bırakıp da kendilerine (bile) bir faydası ve zararı olmayan dostlar (mabutlar) mı edindiniz?” De ki: “Kör ile gören bir olur mu? Ya da karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Yoksa Allah’a, O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma ile Allah’ın yaratması onlara göre birbirine mi benzedi?” De ki: “Her şeyin yaratıcısı Allah’tır. O, birdir, mutlak hâkimiyet sahibidir.”
Sizin mutlak otorite sahibiniz kim? Çektiğimiz sıkıntı bizim Allah ile bağımızı koparıyor, köklerimizi söküyorsa; Rasulullah’ın (s.a.v), “Mümin, yeşil ekine benzer. Rüzgârla eğilir (fakat yıkılmaz). Rüzgâr sakinleştiğinde yine doğrulur. İşte mümin de böyledir; o da bela ve musibetler sebebiyle eğilir (fakat yıkılmaz). Kâfir ise sert ve dimdik selvi ağacına benzer ki Allah onu dilediği zaman (bir defada) söküp devirir.” (Buhârî, Tevhîd, 31) hadis-i şerifi ile biran önce dertlerimizin girdabında kaybolmak yerine, Vahidü’l-Kahhar olan Rabbimize sığınıp, istiğfarla bağışlanmayı dilemeliyiz.
Unutmamalıyız ki, Müslüman eğilebilir ama köklerinden kopmaz. Mevlam ayaklarımızı sabit kılsın. Amin…
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
9. Hafta | 17.12.2021
Mağfiret Kapısından Nasip Almak
Günah ruhun kiri, tövbe ise cilasıdır.
Râgıb el-İsfahânî, Allah’a nisbet edilen gufran ve mağfireti O’nun, kulunu azap görmekten koruması şeklinde manalandırılmıştır. Gafur, Allah’ın kulunu azaptan korumak için bağışlamasıyla örtmesidir. Şeytanın insan üzerindeki en büyük nasibi günahtan sonra insanın Allah’dan ümidini kesmesini sağlamaktır. İnsan, günahları nedeniyle helak olmuyorsa bu yüce Allah’ın el-Gafur isminin tecellisidir.
Allahu Teala Tâhâ suresi 82. ayet-i kerimede, وَاِنّٖي لَغَفَّارٌ لِمَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً ثُمَّ اهْتَدٰى “Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.” Mağfiret kapısından nasip almak için istiğfar dertlere devadır. İstiğfara devam etmek lazım.
Allah’ın mağfiretine nail olmanın yolları; şirkin affedilmeyeceği idrakiyle Tevhid üzere olmak, hatada ısrar etmeyip istiğfara devam etmek, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) tabi olarak takva sahibi olmak, sünnet-i seniyyeye ittiba etmek, insanları bağışlayıp onlara karşı merhametli olmak, şahsi kızgınlık ve kırgınlıklarımızdan vazgeçmek, ameli salihte niyet ile idrak sahibi olmak ve bunların hepsinin mağfirete vesile olduğu şuuruna varmaktır.
Şu andan itibaren vazifemiz; Allah’ın yerine cehennem bileti kesmek değil, O’nun Gaffar olduğunu hatırlayıp, hatırlatmak olsun.
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
8. Hafta | 10.12.2021
Allahu Teala Mülk suresi 14. ayet-i kerimede şöyle buyuruyor, أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.”
Allah’ın yaratmasına işaret eden beş isim vardır: Hâlık, Bâriu, Musavvir, Fâtır ve Bediu.
Her şeyi yaratan Allah’tır. Hepsi yaratma fiilini anlatır. Ancak her yaratma birbirinin aynısı değildir. Bu bize neyi öğretecek?
Hâlık: Yoktan var eden demektir.
Bâriu: Yarattığı her şeyi kusursuz yaratmasıdır. Bu esmanın anlamlarından birisi de “uyarı, ikaz”dır. Her ikazda aslında bir yaratma vardır.
Uyarıları nefsimize yapılmış olarak değil, Bariu olan Allah bir vesile ile yeni bir oluşumla benim eksiğimi tamamlıyor diye anlamalıyız.
Musavvir: Yaratırken şekil ve suret veren demektir. Allah’ın yarattıkları arasında her zaman bir fark vardır. Musavvir hiç bir insanı aynı yaratmadığı gibi, terbiyeleri de aynı değildir.
Fâtır: Çatlatarak, bölerek yaratan demektir.
Bediu: Emsalsiz, şekilsiz, örneksiz yaratan demektir.
Kişi İlahını bildiği kadar Rabbini bilir, Rabbini bildiği kadar da abd (kul) olur.
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
7. Hafta | 03.12.2021
el-Cebbar
Mülk aleminde görünen ilk sıfatlar Allah’ın zati ve subuti sıfatları. Önce zati ve subuti sıfatlarda kalbimize tasfiye etmek zorundayız.
Cebbâr, güç ve kuvvetin, izzet ve üstünlüğün, hükümranlığın kemâlidir. Bu yüzden Yüce Allah’ın en güzel isimleri arasında yer almıştır. (İbn. Kayyım)
Bu ismi; mağlup eden üstün ve güçlü anlamında anlayan kişi nefsinin arzu ve isteklerini yerine getirmeyerek onu mağlup etmeye ve düşmanına üstün gelmeye çalışır. Ahiretini imar etmeye Mevlasına itaat etmeye mani olan her şeyi ortadan kaldırır. Bu da kalpte Allah’a haşyet oluşmasını sağlar. Nefsimiz mevcut olmayı istemiyor mu? Var olmak istediğimizi kendimize kabul ettireceğiz.
Ey kalbim (sadrım) sen var olmak istiyorsun, bir makam istiyorsun. Şimdi! Ya bu dünyadaki makama eyvallah diyeceksin ya da öteki alemde anılmak isteyeceksin. Hangisi tercihin?
Hz. İbrahim gibi dosdoğru durmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Hz. İbrahim’in duruşunu öğrenirsek, Hz. İbrahim’in duasını edebiliriz. Naim cennetlerini isteyebiliriz.
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
6. Hafta | 26.11.2021
İzzet Gayrete Bağlıdır
Allahu Teala Zümer suresi 1. ayet-i kerimede şöyle buyuruyor, تَنْزٖيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَزٖيزِ الْحَكٖيمِ “Kitab’ın indirilmesi mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.”. El-Aziz ismi Kur’an-ı Kerim’de 99 yerde geçmektedir. Bunlardan 88 tanesi Allah’ın sıfatı olarak kullanılırken, geriye kalan 11 tanesi ise sadece isim olarak kullanılmıştır.
El-Aziz; izzetin kaynağı olması hasabiyle izzet verendir. İzzet insandan gayret ister. Gayrete bağlı olmayan ve asla yok olmayacak olan izzet, el-Aziz olana mahsustur. İzzet, insanın nefsini yani kendi mahiyetini tanıması, haddini bilmesidir. Haddimizi nasıl bileceğiz?
Allah’ın izzetli dediği kullardan olmak istemez misiniz?
Bütün her şey ahirette izzetli olanlardan olmak için değil mi?
Haddimizi Kur’an ve Sünnet ile bileceğiz. İzzeti imanla ve Allah’a olan ubudiyetimizle kazanacağız. İzzetsiz bir ilim, ilimsiz bir izzet olmaz. İlim olmadan bir şey bilinemez. Bilinemeyen bir şey sevilemez. Sevilemeyen bir şeye itaat ise kulluk değil ancak kölelik olur. Bizler Allah’ın kölesi değil abdleriyiz. Abd olmak ise ancak ilimle olur. Bundan dolayı kulları içinde Allah’tan en çok korkan âlimlerdir. Kurtuluşa erenler ise, ilmi ile amel eden ihlaslılardır.
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
5. Hafta | 12.11.2021
Ya Müheymin!
Sen Allah’a ne kadar iman ediyorsan, Allah senin için o kadar Müheymin’dir. Müheymin olan Allah’ı anlamak istiyorsak; iman etmeliyiz, teslim olmalıyız ve şükretmeliyiz.
İman, şükürle beraber olunca iman olur. Önce bizim imanımızı kemale erdirme yolunda bir adım atmamız lazım.
Bu kemalât nasıl bir kemalât? Allah’a güvenme konusunda bir kemalât.
Allah’a inanacağız ki, Müheymin olan Allah’a ulaşalım.
İman eden Mü’min, Müheymin olan Allah’ı anlamak için kalbini diri tutmak zorundadır. Allahu Teala Enfal suresi 24. ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır, يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اسْتَجٖيبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيٖيكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهٖ وَاَنَّـهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.”. Kalplerimizi diri tutmak istiyorsak, Allah ve Rasulü’nden (s.a.v) gelen her çağrıya سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا “İşittik ve itaat ettik.” diyebilmeliyiz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle dua etmiştir, يا مُقلبَ القُلوبِ ثَبِّتْ قلْبي علَى دِينِكَ “Ey kalpleri çeviren Allah’ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl!” (Tirmizi, Kader 7). Rasulullah (s.a.v) dualarını ümmeti adına ediyor… Biz de bu duayı ederek, irademizle Allah’a yönelip acz ile O’na sığınmalıyız.
İbadetlerimizin, ubudiyete; ubudiyetlerimizin, ubudeye ulaşması için önce ibadetlerimizi lezzetlendirelim. Lezzetlendirelim ki; Müheymin olan Allah ibadetlerimizi, ubudiyete; ubudiyetlerimizi, ubudeye ulaştırsın.
Büşra Taşcıoğuları – Esma’ül Hüsna Okumaları
4. Hafta | 05.11.2021
Mü’min Olmak
Allahu Teala Hadid suresi 19. ayet-i kerimede şöyle buyuruyor, وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِـهٖٓ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الصِّدّٖيقُونَ “Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddıklardır.”.
Allah’tan gelen emirleri tasdik etmek için el-Mü’min ismine ihtiyacımız var. Mü’min esmasını idrak edenler için Allah sıddık sıfatını vermiş. Peki, Sıddıklar kimlerdir? Sıddıklardan olabilmek için sıddıkiyeti anlamak lazım. Sıddıkiyetin ilk şartı nedir?
Müslüman olmadan, Mü’min olunmuyor. Önce Allah’a teslim olmalıyız. Mü’minun suresinin ilk on ayeti hayatımızda var ise, biz يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ayetlerindeki iman edenlerden olmuşuz demektir.
Var mısınız; iman edenlerden olmaya? Allah ve Rasulullah (s.a.v) ile bağ kurarak, Allahu Teala’nın velisi olduklarından olmaya?
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumalar
3. Hafta | 29.10.2021
Selam
Allahu Teala Yunus suresi 25. ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır, وَاللّٰهُ يَدْعُٓوا اِلٰى دَارِ السَّلَامِؕ وَيَهْدٖي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ “Allah, esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.”.
Selam, insanlarla melekler arasında manevi bir rabıta kuran, aynı zamanda duaya vesile olan mühim bir unsurdur. Sözlükte selam (selamet), bedeni ve ruhi hastalık, eksiklik ve kusurdan uzak olmak anlamındadır. Allah’a nispet edildiğinde “her türlü eksiklik, acz ve kusurdan, yaratılmışlara özgü değişikliklerden ve yok oluştan münezzeh olan, selametin kaynağı olup esenlik veren” şeklinde açıklanır. (Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat)
Selametin zıddında nankörlük vardır. İnsan, nankörlük ettikçe selametten uzaklaşır. Yüreğimizi ateşe çeviren her ne var ise, ondan bizi selamete çıkaracak olan Allah’a iman etmeliyiz.
Allahu Teala bizleri Dârü’s-Selâm’a davet ediyor. Dârü’s-Selâm’a çıkmanın anahtarı; şükür, hamd ve selamdır.
Peki, bu anahtarlarla birlikte bizlerin sorumluluğu nelerdir?
Allah, mü’min kullarına nasıl selam etmiştir?
Dünyadaki selam ile ahiretteki selam arasındaki fark nedir?
İlk selamı kim vermiştir?
Selam ile nasıl dua ederiz?
Melekler cennet ehlini hangi söz ile karşılayacak?
Neyin karşılığında bizlere selam verilecek?
Haydi! Şükür, hamd ve selam ile Dârü’s-Selâm’da buluşalım…
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumalar
2. Hafta | 22.10.2021
Ya Kuddüs!
Ra’d suresi 11. ayet-i kerimede şöyle buyruluyor, لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهٖ يَحْفَظُونَهُ مِنْ اَمْرِ اللّٰهِؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْؕ وَاِذَٓا اَرَادَ اللّٰهُ بِقَوْمٍ سُٓوءاً فَلَا مَرَدَّ لَهُۚ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَالٍ “İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.”
Değişmek istiyor muyuz?
Değişmek istiyorsak, sadece istememiz yeterli değil. “Değişmek istiyorum.” dedikten sonra, bir güce ihtiyacımız var. Bizi değiştirecek bir güce…
Gücün merkezi kalptir. Güç kalpten çıkan bir ameldir. Kalbin üzerinde Allah’tan başka hiç kimsenin otoritesi yoktur. İrade ve motivasyon zayıflığı, kalbin canlılığının azalmasından kaynaklıdır.
Peki!
Kalbimizi nasıl güçlendireceğiz?
Kalplerimizi güçlendirirken, irademizi nasıl kontrol edeceğiz?
Düşüncelerimizin, kalbimize ve irademize etkisi nedir?
Kalbimizden haberdar mıyız?
Onunla bir bağımız var mı?
Oradaki hazinenin anahtarı nerede?
O anahtara nasıl ulaşacağız?
Allah, kulunun Rabbini bilerek aydınlandığını görmek ister. Allah’ın Kuddüs olduğunu idrak edersek, mükemmelliyetçilik hastalığından kurtuluruz. Kuddüs olanı idrak edecek olan ruhtur. Ruh ise emir ile idrak eder.
Bizim, kalbimizin varlığını hissetmeye ve onunla bağ kurmaya ihtiyacımız var. Çünkü hazine orada. Allah, orada… Allah’a giden yolda Kuddüs esmasının talimleri, bizlere; güç, kuvvet, aşk, coşku, hayret,… olsun. Bu talimlere başlamaya var mısınız?
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları
1. Hafta | 15.10.2021
İnsan nedir, ne değildir?
İnsan Rabbinin fiillerini bilmek istiyorsa, önce kendi fiillerini bilmelidir.
Köle miyiz, efendi mi?
Neyi, ne kadar düşünüyoruz?
Duygularımızı kontrol edebiliyor muyuz?
Buluğ çağını yaşadık mı yoksa orada takılı mı kaldık?
من عرف نفسه فقد عرف ربه
“Nefsinin arifi olan, Rabbi’nin de arifidir.”
Nasıl iman sadece inanmak değilse, irfan da sadece bilmek hatta tanımak değildir. Kendini bilmek, haddini bilmektir.
Müslüman vakar ile kibir arasındaki farkı çok iyi bilmelidir.
Peki! Vakar nedir, kibir nedir?
İnsan nasıl vakar sahibi olabilir?
Vakarlı Müslümanın, mülkün sahibi, Melik olan Allah’ın karşısındaki duruşu nedir?
Allahu Teala hikmetini bilenleri izzetiyle şereflendirir, kuddüsiyetiyle temizler, mülkünde onların Melik’i olur. Bunu kendisini tesbih etmemiz şartıyla yapar.
Allah’ı nasıl tesbih ederiz?
Tesbih ile tesbihat arasındaki fark nedir?
Tesbihi anlamadan, Melik olanı anlamamız mümkün müdür?
Kainatta Allah’ı tesbih edenleri anlayabilir miyiz?
Büşra Taşcıoğulları – Esma’ül Hüsna Okumaları